İsviçre’de “100. Yıl Lozan Barış Antlaşması Paneli”
Türkiye’yi bağımsız ve egemen bir devlet olarak tanıyan Lozan Barış Antlaşması’nın 100. yılı münasebetiyle İsviçre’nin Lozan kentinde panel düzenlendi.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu, Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin Bern Büyükelçiliği ve Cenevre Başkonsolosluğu iş birliğinde, Lozan Barış Konferansı toplantılarının büyük bölümünün gerçekleştirildiği Beau Rivage Palace Otel’de “100. Yıl Lozan Barış Antlaşması Paneli” düzenlendi.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Büyükelçi Prof. Dr. Derya Örs, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. temsilcisi Hakan K.
Büyükelçi Ece Acarsoy burada yaptığı konuşmada, son derece önemli olan bu anlaşmanın imzalanmasının 100. yılında seçkin kurumların katılımıyla böyle bir panele ev sahipliği yapmaktan gurur duyduğunu ifade etti.
Acarsoy, Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu antlaşmalarından biri olduğuna işaret ederek, “Bu antlaşma, cumhuriyet tarihimiz için önemini açıklamanın ötesindedir. İstiklal Harbimizin tartışmasız başarısı emperyalist güçlerin hesaplarını alt üst etmiştir. Askeri alanda kesin zaferin ardından milli mücadelemizin Lozan Barış Antlaşması ile sonucu tüm dünya tarafından kabul edilmiştir. Böylece Lozan Barış Antlaşması 1. Vatan için 0000 yıl kan döküldü, Barış Antlaşması’nda geçen harika bir yıl, aynı zamanda şimdi cumhuriyetimiz dediğimiz cumhuriyetimizin ilanının yolunu açtı.” dedi.
Lozan Barış Antlaşması’nın Türkiye-İsviçre ilişkilerinde de önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Acarsoy, Türkiye’nin kurucu antlaşmaya ev sahipliği yapmasının İsviçre ile Türkiye arasında güçlü dostluk bağlarının kurulmasına vesile olduğunu kaydetti.
Acarsoy, “Nitekim TBMM Hükümeti ile İsviçre Konfederasyonu arasındaki ilk temas, Lozan Barış Konferansı marjında gerçekleşti. Bunu takiben, cumhuriyetin ilanının ardından Türkiye ile İsviçre arasında 1925 yılında ‘Dostluk Anlaşması’ imzalandı ve ikili ilişkiler bu temelde sürdürülüyor.” söz konusu.
İsviçre ile Türkiye arasındaki dostluk ilişkileri nedeniyle Lozan şehrinin her zaman özel bir konumda olduğunu belirten Acarsoy, 1960’lı ve 1970’li yıllarda Batı İsviçre’ye Türk göçünün de Lozan çevresinde arttığını hatırlattı.
Acarsoy, “Buradaki vatandaşlarımız ve derneklerimiz, Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının ve Cumhuriyetimizin ilanının 100. yıl dönümü münasebetiyle sonbaharda çeşitli etkinlikler planlıyor. Bu vesileyle hepinizi düzenlenecek etkinlikleri takip etmeye ve desteklemeye davet ediyoruz.”
Temelleri 100 yıl önce Lozan’da atılan barışın, Cumhuriyetin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesiyle pekiştiğine işaret eden Acarsoy, bu anlaşmanın Türkiye’nin bir asırdır krizlerin yaşandığı bir coğrafyada bir istikrar adası olarak kalmasını sağladığının altını çizdi.
Acarsoy şöyle devam etti:
“Yurt dışında bazı radikal çevrelerin ülkemizin bu kurucu antlaşmasını sorguladığını görüyoruz. Bu tür girişimlerin son derece tehlikeli ve büyük istikrarsızlık yaratma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyoruz. Siyasilerin bunlara yanaşmamalarını ve barışı önceleyen yaklaşımlar benimsemelerini bekliyoruz. Ülkemizin, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Lozan Barış Antlaşması’nın uygulanmasını titizlikle takip etmeye devam edeceğine şüphe yoktur. Önderlerimizi saygı, rahmet ve minnetle anıyorum. Bu tarihi panelimizin hayırlı sonuçlar vermesini ve cumhuriyetimizin güçlenmesini diliyoruz. ikinci yüzyılda Lozan Barış Antlaşması’nın sağlam temelleri üzerine.”
“Türk milleti bağımsızlığının bedelini ağır ödemeye devam ediyor”
Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Özgen, Lozan Barış Konferansı’nda TBMM Hükümeti’nin İsmet İnönü başkanlığındaki heyet tarafından temsil edildiğini ve İnönü’nün konferansta çok önemli bir diplomatik mücadele verdiğini hatırlattı.
Özgen, “Türkiye, Lozan Barış Antlaşması ile ekonomik ve siyasi bağımsızlığına kavuştu. Lozan Barış Antlaşması, devletlerin eşitliği ilkesine dayalı olarak karşılıklı anlaşma ve uzlaşmayla imzalandı. Lozan Barış Antlaşması, Türkiye’yi batılı devletlerle eşit konuma getiren çok önemli bir belgedir.” dedi.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Büyükelçi Örs, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919’da başlattığı kurtuluş mücadelesinin Türk milletinin büyük fedakarlıkları ve kahramanlıkları ile sonuçlandığını ve vatanı düşmanlardan temizleyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu söyledi.
Türk milletinin Kuruluş Savaşı’na “İstiklal Harbi”, İstiklal Marşı’na “İstiklal Marşı” adını vermesinin tesadüf olmadığını vurgulayan Örs, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türk milleti istiklali ve hürriyeti için binlerce yıldır ağır bedeller ödedi ve ödemeye devam ediyor. Panelimizi yapacağımız Lozan şehri bu görüşmelerin en yakın şahididir. Türk milletinin Milli Mücadele’de ödediği bedel ve istiklal mücadelesini sürdüren asil ruhun haklarının uluslararası hukuk çerçevesinde savunulduğu yerdir. Bu anlamda Lozan Barış Antlaşması’nın imzalandığı gün burada olmamız bizim için çok pahalıdır.”
Tarihin geçmişi anlatan, bugüne ışık tutan bir bilim olduğunu vurgulayan Örs, geçmişini bilmeyen milletlerin geleceğini belirleyemeyeceğinin altını çizdi.
Yapılan her tarihi çalışmanın ve bu panelin Türk insanının geleceğine ışık tutacağına inandığını belirten Örs, “Bugün ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu kurallar, tarihimiz ve coğrafyamız hakkındaki gerçekleri okumayı ve gerekli çıkarımları yapmayı zorunlu kılmıştır.” ifadelerini kullandı.
prof. Moderatörlüğünü Dilşen İnce Erdoğan’ın yaptığı panelde Büyükelçi Rauf Engin Soysal, “Yurtta Sulh, Dünyada Barış: Lozan ve Türk Dış Politikası”, Prof.
Lozan Barış Antlaşması’nın tarihsel öneminin ayrıntılı olarak ele alındığı panelin ardından ziyaretçilere resepsiyon verildi.