Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail vaat ettiği toprak hayaliyle sabrımızı sınıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek 10 Kasım Atatürk’ü Anma töreninde açıklamalarda bulundu. İsrail’in Gazze’deki katliamından dolayı sert sözlerle eleştiren Erdoğan, “Tüm dünyanın gözü önünde bir felaket, bir insanlık suçu yaşanıyor. Vaat edilen topraklar yanılgısıyla sabrımızı sınıyorlar. Bizler” dedi. Onbinlerce insanın hayatını kaybetmesinden sorumlu tutulacaktır.”
“GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü Rahmetle ANIYORUM”
Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları: “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 85’inci yılında rahmetle anıyorum. Bu toprakların vatan olması için gözünü kırpmadan canlarını feda eden şehitlerimize, gazilerimize ve kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. 1000 yıldır sınırlarımızı. İçte ve dışta görev yapan güvenlik güçlerimizi Allah’tan koruyup muzaffer kılmasını niyaz ediyorum. Türk Asrına adım attığımız bu günlerde, vatanımızın büyümesi için çalışan, çaba gösteren herkese şükranlarımı sunuyorum. Vatanımızın güçlenmesi, milletimizin birlik ve beraberliğidir.
“CUMHURİYET BİNLERCE YILLIK DEVLETLER ZİNCİRİMİZİN SON HALKASIDIR”
“SAĞA VE SOLA SALLANIYORLAR”
Kavramları, bireyleri, hassasiyetleri istismar etmekten başka hiçbir eylemi olmayan bu mirasçılar, dün olduğu gibi bugün de sağa sola savrulmaktadır. Öyle ki bu sıfatları bir şemsiye gibi kullanarak terör örgütlerinden emperyalistlere, kendi ülkelerine düşman olan herkese kadar herkesi manipüle edecek kadar kontrolü kaybetmişlerdir. Köksüz bir ağacın hayatta kalamayacağı, yerinden kopan bir yaprağın rüzgar tarafından sürükleneceği gibi bunların da uzun süre hayatta kalması mümkün değildir. Anlık reflekslerin kölesi haline gelmiş, ülkenin ve milletin geçmiş ve gelecek hedeflerinden kopmuş bu kesim giderek marjinalleşiyor.
“TÜRKİYE’NİN YÜZYILININ YÜKSELİŞİNİ HEP BİRLİKTE GÖRECEĞİZ”
Hamdolsun Türkiye bu zihniyete rağmen zorlukları bir bir aşarak demokrasi ve kalkınma yolculuğuna devam ediyor. Salgın hastalıklardan depremlere, bölgesel çatışmalardan küresel krizlere kadar zorlukları, tüm dikkatimizi, gücümüzü ve kaynaklarımızı büyük ve güçlü bir Türkiye’nin inşası için seferber ederek aşıyoruz. Nasıl ki Cumhuriyetimizi siyasi, diplomatik ve ekonomik açıdan tarihinin en güçlü seviyesine getirme şansına sahipsek, Türkiye Yüzyılının yükselişini de umarım hep birlikte göreceğiz. Ölüm yıl dönümünde Atatürk’ü gerçek anlamda anmanın ve mirasına böyle sahip çıkmanın yolunun bu olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda yüksek kurumumuzu, alt kurumlarıyla birlikte yürüttüğü çalışmaları yakından takip ediyor ve destekliyoruz.
“ÇOK ACILAR VARDI”
Bu tür yıldönümleri aynı zamanda milletler için bir muhasebe aracıdır. Bilindiği üzere Türkiye’nin son iki yüzyılı, anayasal temelde, kapsayıcı, insana dayalı ve eşitlikçi yeni bir yönetimin arayışıyla geçti. Tanzimat’tan meşruiyete, oradan Cumhuriyet’e kadar bu dönemde pek çok sancı yaşandı. Kuşkusuz bu sürecin en önemli dönüm noktası Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından Cumhuriyet rejimine geçiştir. Dikkat ederseniz bu iki asırda devlet yıkılmadı ve hiçbir devlet kurulmadı. İdari sistemle birlikte sadece devletin adı değişti. Aksi takdirde bu topraklardaki devlet varlığımız Anadolu Selçukluları ile başlayıp günümüze kadar kesintisiz olarak devam etmektedir. Bu coğrafyadaki varlığımıza, tarihin derinliklerine inen bilimsel araştırmaları ayrı ayrı değerlendirmek gerekiyor. Elbette bu tabloya Sibirya’dan Hindistan’a, Doğu Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya kadar çok daha geniş bir coğrafyaya damgasını vuran binlerce yıllık devlet birikimimizi de eklemek gerekiyor.
Tarihimizi, medeniyetimizi, kültürümüzü korumazsak, geçmişimize bakış açımızın ufkunu bu şekilde belirlemezsek, saha yeni ortaya çıkan, insan topluluklarından oluşan bir devlet kümesine bırakılacaktır.
“BUNLAR KUTSAL VİZYONUN FARKLI BOYUTLARIDIR”
Bugün dünyada yaşanan birçok krizin arkasında sömürgeci ve kapitalist yapıların neden olduğu güç yoğunlaşması yatmaktadır. Türkiye her konuda olduğu gibi bu konuda da insanlığın kadim mirasına uygun bir düzeltmeyi hayata geçirme çabasındadır. TİKA’dan YTB’ye, Yunus Emre Enstitüsünden Türkiye Maarif Vakfı’na kadar tüm kurumlarımız ve STK’larımız bu duyguyla çalışmalarına devam ediyor. Güney Asya’da deprem yaşayan Afgan kardeşlerimize yardım treni ile Mısır üzerinden Gazzeli kardeşlerimize sivil yardım gemisi gönderme kararımızın arkasında yatan yaklaşım aynı. Sınır ötesi siyasi, ekonomik ve askeri varlıklarımız bu kutlu vizyonun farklı boyutlarıdır.
“İSRAİL SABIRIMIZI sınıyor”
İsrail’in Gazze’ye yağmacı baskınları, çabalarımızın değerini ve bir an önce başarıya ulaşmanın ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha kanıtladı. Bir felaket, bir felaket, bir insan hatası tüm dünyanın gözü önünde yaşanıyor. Filistin halkının binlerce yıldır yaşadığı toprakları zorla gasp edenler, kendi faşizmleriyle meşruiyetini tartışmalı hale getirdikleri, sadece 75 yıllık bir devlet inşa etmeye çalışıyorlar. Bu yeterli değil. Ülkemiz topraklarını da kapsayan vaat edilmiş topraklar yanılsamasıyla, nükleer silah kullanma tehdidiyle sabrımızı sınıyorlar. Teknolojik üstünlüklerine ve ahlaksız zulmlerine rağmen Filistin’in masum çocukları, kadınları ve yaşlılarıyla baş edemeyenlerin, bu kaba rüyadan uyanacakları günler yakındır.
“KESİNLİKLE TARİHİN ÖNÜNDE YARGILANACAKTIR”
Doğmamış bebeklerden naif çocuklara, mazlum kadın ve erkeklere kadar onbinlerce insanın hayatını kaybetmesinin elbette bir hesabı olacaktır. Yaklaşık bir asırdır hastalıklı fanatizm uğruna milyonlarca insanın maruz kaldığı zulmün elbette hesabı verilecektir. Bu zalimlerin her biri ve verdikleri destekle suça ortak olanlar, mutlaka önce insanlık vicdanında, sonra tarih önünde yargılanacaktır.
“YANLIŞI DÜZELTMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Türkiye olarak tüm platformlarda bu çalışmaya öncülük edeceğiz. Dünyadaki devletlerin ve yönetimlerin önemli bir kısmı yaşanan zulme göz yumuyor olabilir. Ancak bu ülkelerin insanlarının vicdanlarından yükselen seslerin her geçen gün artması, insanlığın geleceği açısından bize umut veriyor. Ortak vicdanın sesinden aldığımız güçle Gazze halkının evini, toprağını terk etmeme iradesine tam destek vereceğiz. Vatanını, canını, namusunu korumak için çabalayan Gazzeliler başta olmak üzere tüm Filistin halkının can ve mal güvenliği sağlanana kadar doğruyu söylemekten, yanlışı düzeltmekten vazgeçmeyeceğiz.
Elbette bu hedeflere ulaşabilmemiz, devletimizin ve milletimizin tek yürek, tek bilek, tek ses, tek nefes olarak hareket etmesine bağlıdır. Türkiye, yalnızca son 10 yılda, başka bir devletin veya toplumun maruz kalması durumunda yıkıcı sonuçlar doğurabilecek onlarca saldırıyı başarıyla savuşturmuş bir ülke. Milletimizin birlik ve beraberliği, ülkesinin bütünlüğü, devletin sonsuza kadar bekası, gerektiğinde canını koruması sayesinde bu başarıyı elde ettik. “Yaşadığımız olaylar aslında herkesin bildiği ama çeşitli nedenlerle dile getirmekten kaçındığı gerçeklerin üzerindeki örtüyü kaldırdı.”
NE OLDU?
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları, “İsrail’in Mescid-i Aksa başta olmak üzere Filistinlilere ve kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine yanıt vermek” gerekçesiyle 7 Ekim sabahı kapsamlı bir operasyon gerçekleştirdi. “İsrail ordusu Gazze Şeridi’ne yoğun hava bombardımanı başlattı. başlattı. İsrail’in saldırılarında Gazze’de hayatını kaybedenlerin sayısı 10 bin 812 olurken, 26 bin 905 kişi de yaralandı.